Blog Günlükleri
4 Nisan 2018 Çarşamba
ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ'IN ÇILGIN KADINLARI
ÜNİVERSİTE MEZUNU İLK KADIN
Elana Lucrezia Cornaro Piscopia (1646-1684)
Dünyanın ilk kadın üniversite mezunu! Avrupa'nın Yeniçağ'da en fiyakalı üniversitelerinden olan Padova Üniversitesi'nde okudu. Podova Üniversitesi o dönem din, dil, ırk ayrımı yapmadan herkese açık olmasıyla ün salmıştı. Mesela, Beyoğlu'na adını veren Alvise Gritti de buradan mezundu. Lucrezia adı üstünde "universo"ya, evrene açık olan bu bilim dünyasında felsefe, ilahiyat, Yunanca, Latince, İbranice ve İspanyolca eğitimi almıştı. Mezun olduğunda 32 yaşındaydı. Kardinallerin danıştığı biriydi. Gene de Venedik'te bile bir kadın öğrenci pek iyi karşılanmıyordu. Avrupa'da bir kadın olarak var olmak hiç de kolay değildi!
İLK KADIN SERİ KATİL
Erzsébet Báthory (1560-1614)
Macarca Almaca Latince konuşan bu Macar kontes, tarihe kanlı harflerle geçti. Eşinin ölümünden sonra, genç kalmanın yollarını arıyordu. Avrupa'nın en meşhur seri katili olarak anılacaktı! Gençleşmek için bakire kızların kanlarını kullanmaya başlaması onu korkunç bir masal kahramanına dönüştürdü adeta. Taze kan elde etme uğruna çalışırken bir yandan da işkence yöntemleri uygulamaya başladı.Tarih 37 adet onaylanmış, 650 adet de ispatlanmamış cürümle kaydeder onu. Çevre halkından gelen şikayetler sonucu, suç ortakları ölüme gönderilirken, kendisi asil olduğu ve kanı dökülemeyeceği için penceresiz bir odaya kapatıldı. dört yıl sonrada hayata gözlerini yumdu. drakula mitindeki etkisi ise göz ardı edilecek gibi değildir.
İLK ÇIPLAK PROTESTO
Lady Godiva ( ?-1067)
Mercia Senyörü Leofric'in çılgın eşi Lady Godiva, Ortaçağ'ın yardımsever, merhametli kadın figürlerinden biridir. Tarihte manastırlara ve fakirlere ettiği yardımdan ziyade efsaneleşen bir olay ve görüntü ile hatırlanır. Tarihçiler tarafından onaylanmasa da Godiva, halkın, eşnin koyduğu ağır vergiler altında ezilmesinden büyük esef duyar. Defalarca eşinin huzuruna çıkıp bu konuda konuşsa da bir sonuç elde edemez. Sonunda eşi eğer Godiva at üzerinde çıplak şehirde dolaşırsa vergileri indireceğini söyler. Tek elbisesi uzun saçları olan Godiva atıyla bu çılgın dileği yerine getirirken bir yandan da eşini protesto etmiş olur. Bu olay, daha sonra şövalye romanlarına da konu olacaktır. İşte Godiva çikolatalarının üzerindeki ata binen çıplak kadının hikayesi!
İLK KÜTÜPHANEYİ KURAN KADIN
Nurbanu Sultan (1525-1583)
İstanbul'da ilk kütüphaneyi kuran kadının II. Selim'in eşi Nurbanu Sultan olduğunu Biliyor muydunuz? Nurbanu bizzat özel eserler ısmarlamıştı. O döneme ait Değerli kitaplar bunlar. Çoğu dini konularla ilgiliydi. Koleksiyonunda 16değerli Kur'an-ı Kerim vardı. Ölümsüzlüğü mimaride de arıyordu Nurbanu, tüm hanedan kadınlı gibi. Üsküdar'daki Atik Valide Camii ve küllüyesinin kurucusu da oydu. Ne yazık ki o da servetlerinin büyük bir kısmını verdiği halde, isimleri sadece kitaplarda kalıp camilere adı verilmeyen sayısız Osmanlı kadınından biri olarak kaldı. Diplomaside de etkin olmayı denemişti. Devrin Fransız Kraliçesi Catherine de Medici ile yazışmıştı.
3 Nisan 2018 Salı
Resimdeki Gözler Neden Bizi Takip Eder?
Ressamlar perspektif tekniğini keşfedene kadar nesnelerin birbirlerine uzaklıklarını yansıtmak için yükseklik ve genişlikten faydalanıyordu. Tıpkı eski Mısır dönemine ait resimlerde olduğu gibi. Ancak perspektif kullanmaya başladıktan sonra resimlere derinlik verilme tekniği değişti Rayların uzayıp gittiğini göstermek için tek bir noktada birleştiriyor gibi çizmek bunun bir örneği. Resimde derinliği sağlayan bir diğer bileşenler ise ışık ve gölge. Resimde bir ışık kaynağı varsa, daha karanlık olan nesnelerin ışıktan daha uzakta olduğunu anlarız.
Ressamlar perspektifle birlikte ışık ve gölge oyununu kullanarak resimlerin sanki gerçekmiş gibi görünmesini sağlar. Oysa ki üzerine resim yapılan yüzey iki boyutludur. Diğer bir ifadeyle üç boyutlu dünya iki boyutlu kağıt üzerine aktarılır ve bu yapılırken optik bir yanılsama yaratılır. Resimde kullanılan ışık, gölge ve perspektif sabittir. Yani ressam doğrudan karşıya bakan birini çizdiğinde siz hangi açıdan bakarsanız bakın resimdeki kişiyi tam karşınızdaymış gibi görürsünüz, onun size baktığını düşünürsünüz. Ancak aynı şeyi karşınızda gerçek bir insan varken denediğinizde resimdeki bu yanılsama gerçekleşmez. Bunun nedeni üç boyutlu bir görüntüye bakıyor olmanız ve resimdeki sabitliğin aksine siz konumunuzu değiştirdikçe perspektif, ışık ve gölgenin de değişiyor olmasıdır.
Ressamlar perspektifle birlikte ışık ve gölge oyununu kullanarak resimlerin sanki gerçekmiş gibi görünmesini sağlar. Oysa ki üzerine resim yapılan yüzey iki boyutludur. Diğer bir ifadeyle üç boyutlu dünya iki boyutlu kağıt üzerine aktarılır ve bu yapılırken optik bir yanılsama yaratılır. Resimde kullanılan ışık, gölge ve perspektif sabittir. Yani ressam doğrudan karşıya bakan birini çizdiğinde siz hangi açıdan bakarsanız bakın resimdeki kişiyi tam karşınızdaymış gibi görürsünüz, onun size baktığını düşünürsünüz. Ancak aynı şeyi karşınızda gerçek bir insan varken denediğinizde resimdeki bu yanılsama gerçekleşmez. Bunun nedeni üç boyutlu bir görüntüye bakıyor olmanız ve resimdeki sabitliğin aksine siz konumunuzu değiştirdikçe perspektif, ışık ve gölgenin de değişiyor olmasıdır.
2 Nisan 2018 Pazartesi
Suyun Rengi Var mı?
Kristal kadar berrak yağmur damlaları, turkuaz rengi okyanuslar ya da pembe göller... Hepsi sudan meydana gelmelerine rağmen renkleri farklı. Çünkü suyun rengini su moleküllerinin ışıkla etkileşiminin yanı sıra suyun içinde çözünmüş ya da asılı halde bulunan başka maddeler de etkiler.
Peki saf suyun rengi var mı? Bir yağmur damlası tamamen şeffaf görünür. Ancak kalın bir buz tabakasına baktığımızda mavi tonlarda olduğunu fark ederiz. Su kütlesinin derinliği arttıkça mavi renk belirginleşir.
Su molekülleri ışıkla etkileştiğinde ışık tayfının görünür bölgesindeki kırmızı dalga boyundaki (-700 nm) ışınları soğurur. Suyun renginin mavi tonlarda olmasının sebebi budur.
Anacak suyun renkli görünmesini sağlayan mekanizma, renkli görünen başka maddelerde olduğundan biraz farklı.
Bir maddeyi renkli görmemizin sebebi yaydığı, soğurduğu ya da yansıttığı ışınların dalga boyuyla ilişkilidir. Bir madde belli bir dalga boyundaki ışığı soğurduğunda elektronları uyarılarak daha yüksek eerji seviyelerine geçer, yani soğurulan ışık elektron geçişine neden olur. Su molekülünde elektron geçişine neden olan ışınlar morötesi dalga boyundadır.
Su molekülleri kırmızı dalga boyundaki ışınları soğurduğunda, su moleküllerinin titreşim enerjisi seviyelerinde değişim olur. Suyun mavi tonlarda görülmesinin nedeni bu değişimdir. Başka birçok maddede görünür ışığın dalga boyundan daha uzun dalga boylarındaki ışınlar titreşim enerjisi seviyelerinde değişime yol açar.
Peki saf suyun rengi var mı? Bir yağmur damlası tamamen şeffaf görünür. Ancak kalın bir buz tabakasına baktığımızda mavi tonlarda olduğunu fark ederiz. Su kütlesinin derinliği arttıkça mavi renk belirginleşir.
Su molekülleri ışıkla etkileştiğinde ışık tayfının görünür bölgesindeki kırmızı dalga boyundaki (-700 nm) ışınları soğurur. Suyun renginin mavi tonlarda olmasının sebebi budur.
Anacak suyun renkli görünmesini sağlayan mekanizma, renkli görünen başka maddelerde olduğundan biraz farklı.
Bir maddeyi renkli görmemizin sebebi yaydığı, soğurduğu ya da yansıttığı ışınların dalga boyuyla ilişkilidir. Bir madde belli bir dalga boyundaki ışığı soğurduğunda elektronları uyarılarak daha yüksek eerji seviyelerine geçer, yani soğurulan ışık elektron geçişine neden olur. Su molekülünde elektron geçişine neden olan ışınlar morötesi dalga boyundadır.
Su molekülleri kırmızı dalga boyundaki ışınları soğurduğunda, su moleküllerinin titreşim enerjisi seviyelerinde değişim olur. Suyun mavi tonlarda görülmesinin nedeni bu değişimdir. Başka birçok maddede görünür ışığın dalga boyundan daha uzun dalga boylarındaki ışınlar titreşim enerjisi seviyelerinde değişime yol açar.
Etiketler:
H2O,
İlginç bilgiler,
Su,
suyun rengi
1 Nisan 2018 Pazar
Çocuğunuza Kitap Seçerken Dikkat Edeceğiniz Üç Konu
Çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın ilk yolu onlar için doğru kitap seçmektir. Doğru kitap seçmenin yolları nelerdir?
Çocukların kitaplarla mümkün olduğunca erken tanışması çok önemlidir çünkü birçok alışkanlık gibi kitap okuma alışkanlığı da küçük yaşlarda kazanıldığında daha etkili ve faydalı olmaktadır. Ayrıca kitap okumak çocuğun dil gelişimi ve bilişsel, sosyal-duygusal gelişim alanları başta olmak üzere birçok farklı yönden gelişimini desteklemektedir.
Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin 2016 verilerine göre 78 milyon nüfusa sahip olan ülkemizde kişi başına düşen kitap sayısı 8,4’tür. Diğer yandan TÜİK verilerine göre Türk insanı her gün televizyon izlemeye ortalama 6 saat ve internete dolaşmaya ortalama 3 saat ayırmasına karşın kitap okumaya sadece 1 dakika ayırmaktadır. Bu veriler ülkemizdeki kitap okuma sorunun ne kadar önemli bir boyutta olduğunu göstermektedir. Bu nedenle çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren kitap okuma alışkanlığı kazandırmak büyük önem kazanmaktadır.
İşte çocuğunuza kitap seçerken dikkat etmeniz gereken üç konu.
İşte çocuğunuza kitap seçerken dikkat etmeniz gereken üç konu.
1) Görseller
Çocuk kitaplarında ilk dikkat edilecek noktalardan biri görselleridir. Çocuklarınız için kitap seçerken yaş grubuna dikkat edilmesi hem çocuğunuzun kitabı daha iyi anlayabilmesi hem de kitaplara karşı olumlu bir yaklaşım geliştirebilmesi için önemlidir.
Örneğin, 3 yaş civarı çocuklar için olay örgüsü basit, bol resimli ve renkli kitaplar daha ilgi çekici olabilir. Diğer yandan, 5 yaş civarındaki çocuklar için daha günlük hayattan konular içeren, daha uzun olay örgüsü olan ve tabii ki hikâyenin resimlerle desteklendiği kitaplar uygun olabilir.
2) İçerik
Seçeceğiniz kitapların içeriği de kitap seçiminde dikkat edilmesi gereken konulardandır. Bazı çocuk kitapları çocuklar için yanlış mesajlar veya yaşına uygun olmayan olaylar içerebileceğinden dolayı çocuklarınız için seçeceğiniz kitapları öncesinde sizin okumanız faydalı olacaktır.
3) Çocuğun İlgisi
Çocuğunuz için kitap seçiminde dikkate almanız gereken bir diğer konu da onun ilgisidir. Seçtiğiniz kitaplar çok güzel resimlere veya çok güzel bir hikâyeye sahip olmasına rağmen çocuğunuzun ilgisini çekmeyebilir. Bu nedenle, ilk kitap okuma deneyimleriniz de kitap seçerken çocuğunuzun ilgi alanlarını dikkate almaya özen göstermelisiniz.
Etiketler:
Çocuk,
Eğitim,
Kişisel Gelişim,
Kitap
NASA Neden Metalik Astroide Uzay Aracı Gönderiyor?
NASA’nın uzay aracının 16 Psyche adlı metal yoğunluklu astroide 2026’da ulaşması planlanıyor. Peki bu yolculuk neden? NASA bir tür madencilik yapmayı mı planlıyor? Yoksa planlanan dev bir uzay mıknatısı mı? Cevap, ayaklarımızın altında…
Etiketler:
Bilim ve Uzay,
evren,
gezegenler,
uzay
Gezegenler Hakkında İlginç Bilgiler
Yıllardır farklı özelliklere sahip gezegenler, bilim adamları ve astronotlar tarafından araştırılıyor. Bazı özellikler bu gezegenleri daha da ilginç kılıyor.
Gelin hep beraber bu gezegenlere bakalım
1. Jüpiter'in büyük kırmızı noktası
Jüpiter ile ilgili en olağanüstü özellik; şüphesiz ki 300 yıldan uzun süren dev bir fırtınanın oluşturduğu bu büyük kırmızı nokta. En ilginç yanı da, bu kırmızı noktanın çapı bakımından Dünya'nın yaklaşık 3 katı kadar büyük olması.
2. Satürn'ün altıgeni
Satürn, muhteşem halkasıyla ünlü olabilir, ancak Jüpiter, Uranüs ve Neptün'nün de halkaları vardır. Ancak, Satürn'nün kuzey kutbu etrafında dönen dev altıgen halka benzeri yapı başka hiçbir gezegende görülmemekte. Bilim adamları bu altıgen ile ilgili bir fikir ortaya koydu; altıgenin atmosfer boyunca inip çıkan dalgalarla, çalkalanan gaz arasındaki kompleks ilişkiden kaynaklı olduğu düşünülüyor.
Mars'taki toz fırtınaları güneş sisteminin en büyüğüdür, tüm kırmızı gezegeni örter ve aylarca sürebilir. Fırtınanın bu kadar büyük olmasının nedeni havadaki toz parçacıklarının güneş ışığını emerek atmosferi ısıtması ve ısınan atmosferin soğuk bölgelere doğru akmasıdır.
Neptün'de jet rüzgarları 1500 mph'den daha fazla hızda olabilir. Fakat güneşten çok uzakta olmasına ve düşük iç sıcaklığına sahip olmasına rağmen nasıl oluyor da bu büyüklükte bir rüzgar hızına sahip oluyor, işte bu hala merak konusu.
Diğer gezegenlerden farklı olarak, Uranüs farklı bir eğime sahip. Pek çok gökbilimci, bu olağan dışı eğimin Uranüs'ün oluştuktan hemen sonra Dünya boyutundaki bir gezegenle çarpışmasından kaynaklanabileceğine inanıyor.
Kırmızı gezegen (Mars), güneş sistemindeki en yüksek dağ ile en derin ve en uzun vadiye ev sahipliği yapar. Olympus Mons yaklaşık 27 km yüksekliğinde, Everest Dağı'nın yaklaşık 3 katıdır; Valles Marineris ise 5-6 mil derinliğe kadar ulaşır ve yaklaşık 4000 km ile Avustralya büyüklüğündedir.
Güneşe en yakın gezegen Merkür'ün sıcaklığı 450 dereceye kadar ulaşılabilir. Bununla birlikte, herhangi bir ısıyı tutacak kadar atmosferi olmadığından gece sıcaklığı -170 dereceye kadar düşebilir, bu da güneş sistemindeki en büyük dalgalanma olan 1100 derece sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklık dalgalanması demektir.
Güneş'e en yakın ikinci gezegen olan Venüs'ün yoğun ve zehirli atmosferi, sera etkisini çok büyük derecede ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak, Venüs'teki sıcaklıklar kurşunu eritecek sıcaklıktan daha fazla 465 °C sıcaklığa kadar ulaşır. Bu da, yüzeyinin kabarcık görüntüsü oluşturmasına sebep olur.
Gelin hep beraber bu gezegenlere bakalım
1. Jüpiter'in büyük kırmızı noktası
Jüpiter ile ilgili en olağanüstü özellik; şüphesiz ki 300 yıldan uzun süren dev bir fırtınanın oluşturduğu bu büyük kırmızı nokta. En ilginç yanı da, bu kırmızı noktanın çapı bakımından Dünya'nın yaklaşık 3 katı kadar büyük olması.
2. Satürn'ün altıgeni
Satürn, muhteşem halkasıyla ünlü olabilir, ancak Jüpiter, Uranüs ve Neptün'nün de halkaları vardır. Ancak, Satürn'nün kuzey kutbu etrafında dönen dev altıgen halka benzeri yapı başka hiçbir gezegende görülmemekte. Bilim adamları bu altıgen ile ilgili bir fikir ortaya koydu; altıgenin atmosfer boyunca inip çıkan dalgalarla, çalkalanan gaz arasındaki kompleks ilişkiden kaynaklı olduğu düşünülüyor.
3. Mars'ta oluşan fırtınalar
Mars'taki toz fırtınaları güneş sisteminin en büyüğüdür, tüm kırmızı gezegeni örter ve aylarca sürebilir. Fırtınanın bu kadar büyük olmasının nedeni havadaki toz parçacıklarının güneş ışığını emerek atmosferi ısıtması ve ısınan atmosferin soğuk bölgelere doğru akmasıdır.
4. Neptün rüzgarları
Neptün'de jet rüzgarları 1500 mph'den daha fazla hızda olabilir. Fakat güneşten çok uzakta olmasına ve düşük iç sıcaklığına sahip olmasına rağmen nasıl oluyor da bu büyüklükte bir rüzgar hızına sahip oluyor, işte bu hala merak konusu.
5. Uranüs'ün garip eğimi
Diğer gezegenlerden farklı olarak, Uranüs farklı bir eğime sahip. Pek çok gökbilimci, bu olağan dışı eğimin Uranüs'ün oluştuktan hemen sonra Dünya boyutundaki bir gezegenle çarpışmasından kaynaklanabileceğine inanıyor.
6. Mars'ın enleri
Kırmızı gezegen (Mars), güneş sistemindeki en yüksek dağ ile en derin ve en uzun vadiye ev sahipliği yapar. Olympus Mons yaklaşık 27 km yüksekliğinde, Everest Dağı'nın yaklaşık 3 katıdır; Valles Marineris ise 5-6 mil derinliğe kadar ulaşır ve yaklaşık 4000 km ile Avustralya büyüklüğündedir.
7. Merkür'ün vahşi sıcaklık değişimleri
Güneşe en yakın gezegen Merkür'ün sıcaklığı 450 dereceye kadar ulaşılabilir. Bununla birlikte, herhangi bir ısıyı tutacak kadar atmosferi olmadığından gece sıcaklığı -170 dereceye kadar düşebilir, bu da güneş sistemindeki en büyük dalgalanma olan 1100 derece sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklık dalgalanması demektir.
8. Venüs'ün kabarcık yüzeyi
Güneş'e en yakın ikinci gezegen olan Venüs'ün yoğun ve zehirli atmosferi, sera etkisini çok büyük derecede ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak, Venüs'teki sıcaklıklar kurşunu eritecek sıcaklıktan daha fazla 465 °C sıcaklığa kadar ulaşır. Bu da, yüzeyinin kabarcık görüntüsü oluşturmasına sebep olur.
Kızıl Gezegen (Mars) Hakkında
Dünyanın kaynakları her geçen gün hızla tükeniyor. Bu nedenle bilim adamları yeni bir dünya arayışına girdi. Sizinde bildiğiniz gibi Güneş sistemimizde en yaşanabilir gezegen olarak Mars'ı görüyorlar. Peki ya Mars gerçekten de yaşanabilir bir yer mi?
Günümüz teknolojisiyle bu pek mümkün değil ama yine de hızla gelişen teknolojimiz bir gün bunu da başarabilir.
Hadi gelin beraber Kızıl Gezegen hakkındaki gerçeklere bakalım
1. Şuan ki yüzeysel şartlar atmosferi bir kenara bırakın yaşanılır değil. Sıcaklık -63 derece
2. Bilim adamları insanoğlunun Mars'ta yaşayabilmesi için bir "Küresel Isınma" yaratabileceğini düşünüyor. Mars'ın yaşam Koşullarını yaşanabilir bir hale getirebilir bu işlem.
3. 2022 yılında Mars'ı kolonize edebilmek için çıkılması planlanan "tek yönlü" yolculuk için tam 100.000 kişi başvurdu.
4. Mars'ta 1 yıl 687 Dünya gününe eşit
7. 4 milyon yıl önce Mars'ta oksijen vardı. Bilim Adamlarının araştırmalarına göre Mars'ta 4 milyon yıl önce aynı Dünya gibi bir gezegendi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)